Cem Derya Dikici'nin Kamp ve Gezi Güncesidir !

.

24 Ekim Güzelbahçe Narlıdere Yürüyüşü

Herkese Merhaba Yeniden,


Bir gün önce yaptığım bisikletle 35km'lik yoldan sonra ağrıyan dizime, bacaklarıma ve ertesi gün çıkacağım dağ yürüyüşünün çantasını geç saatlere kadar hazırlamama rağmen gezme hevesim geçmemişti. Ertesi sabah erkenden kalkıp Güzelbahçe’den başlayacak olan yürüyüşe katılmam gerekiyordu. 
Güzelbahçe üzerinde yükselirken...



Daha ertesi günkü yiyecekleri ve çantamı hazırlamamıştım. Bisiklet turunun yorgunluğunu atamadan duş alıp çantamı ve yiyecekleri hazırladım. Tabi biraz titiz olduğumdan listeyi incelemek ve kontrol etmek zaman aldı. (Gece geç saatlere kadar sürdü desem daha doğru olur) Ertesi sabah erkenden yola koyuldum. Vapurun olduğundan yavaş gitmesi nedeniyle yolda yakalamam gereken otobüsü kaçırdım ve 30dk.lık bir rötar ile ancak buluşma noktasına (Güzelbahçe Meydan) vardım. 

İlk çıkışlar dik olduğundan  nefes sıkıştırmadı desem yalan olur :)
Meydanda içilen demli çay ile yapılan kahvaltının ardından üstümüzü değiştirip sırtımıza çantalarımızı aldıktan sonra yola koyulduk. Çok kısa bir düzlükten sonra yamaç sırtından yükselmeye başlamadan hemen öncesinde hafif bir açma germe çalışması yaptıktan sonra tırmanışa başladık. Yürüyüşlerin hemen başında dik yokuş çıkmak bir yanda insanın nefesini kesiyor diğer yanda ise önümüzde daha 14,5km mesafe olduğunu bilmek insanın moralini bozuyor :) doğrusu.


Ara ara verilen molalar ile iyice yükseldik. Artık Güzelbahçe iyice tepelerden izleniyordu. Bütün körfez ayaklarımızın altında idi. Bu arada aramızda yeni gelenler vardı ayakkabıları ve çantaları Papaz Dağına çıkmak için elverişli değildi bu sebepten rehberimiz Murat'ı ikna edip çıkacağımız Papaz Dağı zirveden vazgeçirdikten sonra öğle molasını vereceğimiz Kuzgunoluk mevkine yöneldik. 

Hava açıktı ama puslu idi...







Mola verilip yanımızda getirdiklerimiz ortaya dökülünce sert çıkışlar soluksuz kalmalar unutulup sofranın tadı çıkarıldı. Burada kurulan sofralar ile karnımızı doyurduktan ve dinlendikten sonra Narlıdere’ye doğru yola koyulduk. Sert inişler ve ara ara tatlı yükselişler ile Çatalkaya’ya vardık.




Çatalkaya tepesin önünde grubun bir kısmı Çatalkaya zirve yapmak için tepeye doğru yola koyulurken biz (yani aheste grup) aşağı yoldan ileride ki buluşma noktasına doğru yola koyulduk. Arkadaşlar zirve yapadursun biz buluşma noktasında yaktığımız ateş ile demlenen çaylarımızı yudumlarken arkadaşlar zirveden çıkageldi :) Ekip bir araya geldikten sonra yeniden Narlıdere’ye doğru inişimizi sürdürdük. Yolda daha önce Mansur ve Özkan ile kamp yaptığımız yeri de geçtik. Yeri gelmişken o kampta harika idi. Sabaha karşı uyanıp çadırdan dışarı çıktığımda dağı aşmakta olan sis harika bir görüntü veriyordu. 


Henüz 2-3 gün önce yağan yağmurların etkisi ile etrafta büyümüş çeşit çeşit mantar vardı. Daha da aşağıya indikçe olgunlaşmaya başlamış dağ çileklerini keşfedip inişimizi bir hayli uzattık. İnişin uzamasından sanırım pek kimse şikayetçi değildir :)


Orman bitip yerleşim başlayıp meydanda ki kahvelere vardığımız da üstelikte çıktığımız sayı ile indiğimizde herkesi tatlı bir mutluluk sarmıştı. İçilen demli çaylar ve limonlu sodalar ile kendimize gelmiştik.


Elime son ulaşan bilgilere göre toplam yürüme zamanımız 7 saat, toplam yürüme mesafemiz 15km olarak tescillenmiştir.


Not: Bu bloğa yazımı 2 gün sonra yazıyorum ama bacaklarım hala ağrıyor !!!

Görüşmek üzere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benim hakkımda ne düşünüyorsan Allah sana iki mislini versin :)