Cem Derya Dikici'nin Kamp ve Gezi Güncesidir !

.

20-21 Şubat Karagöl Kampı Güncesi

Herkese Merhaba,

Muhterem kardeşim Sn. Mansur Bey ile 20 Şubat 2010 cumartesi günü sözleşmiş olduğumuz noktadan eksik alışverişlerimizi tamamlayıp Karagöl yolunu tuttuk. :) Karagöl yolu daha önce gittiğim gibi değildi. Sanırım yakın zamanda yağan şiddetli yağmur yol üzerinde bulunan çukurları neredeyse küçük birer krater haline getirmiş ayrıca düz zemini yer yer su kanalları açarak iyice bozmuştu. Yaklaşık 30km lik yol bir buçuk saatte tamamlandı :( Mansur daha önce Karagöl'e gelmemişti ve ilk gördüğünde Yedigöller ile kıyaslaması beni şaşırttı doğrusu ama bende Yedigöllere hiç gitmediğimden kıyaslamam ne derece doğru olur bilemiyorum :) ama Karagöl kışın çok güzeldi doğrusu.


Göl çevresinden iki tur keşif gezisi attıktan sonra akşam bastıracak şiddetli sağanak ve minik fırtınaya uygun bir çadır mekanı arama çalışmalarımız çok güzel bir yer bulmamamız neticesi sonuçlandı!!! Çadır kurdumuz yer hem hafif eğimli (yağmur için) hem de göl manzaralı ve ağaçlar arasında rüzgardan korunaklı bir yerde idi. Zaten bütün gece seçtiğimiz yerin konforunu yaşadık desem yanlış olmaz :)
Islak odunlardan ateş yakmayı başarmam yaklaşık iki saatimi aldı. Yeni aldığım saç tavamda hazırladığım karışık otlu gözlemeleri, Mansur Bey ile mideye indirdiğimizde benden keyiflisi yoktu. Sanırım biraz fazla kaçırmışım ki eğilip ayakkabımın bağlarını zor açtım :D
Gözlemelerin üstüne bastıran yağmur; şiddetli rüzgarlar eşliğinde ertesi sabah saat dörde kadar aralıksız devam etti. Yağmur ile beraber gece geç saatlerde yoğun sis bulutları geçişi yaşadık. Neredeyse önümüzü bile göremez hale geldik. Harika bir deneyimdi bence ! Yağan sağanak şeklinde ki yağmur altına çadırın içinde yaktığımız mum ışığında 1.lt'lik şarabı içmek gerçekten hayatta az bulunur bir keyifti doğrusu !!! Gecenin ilerleyen dakikalarında Mansur uyumak için çadırına geçtiğinde kendim ile baş başa kaldım. Bir süre kendimi dinledim sonra hafiften celallenip iki keklik türküsünü orhan hakalmaz'ı kıskandıran bir eda ile ağır ritimden patlattım, ardından izmirin kavakları derken yağmurun çadırım üzerinden ki çıtırtısı ile yorgunluk etkisini gösterip uyuya kalmışım.
Yağmur sabah erken saatlere kadar yağdı. yağmurun dinmesinin ardından kuşlar güne merhaba demek için adeta birbirleri ile yarışa girmişti. Yattım yerden çadırın kapısını açıp bir saate yakın çıldırmış gibi ötüşen kuşların çok sesli korosunu dinledim. Tabiat gerçekten muhteşem hem de her ayrıntısında :)
Henüz gün doğmamıştı ve fotoğraf makinemi alıp keşfe çıktım. Sabah saat beşten, ona kadar sürekli fotoğraf çektim. Uzun zamandır bu kadar keyifli bir fotoğraf turu attığımı hatırlamıyorum. Tertemiz çam ormanlarını reçine kokuları içinde kendimi bir ara kaybettim desem yerinde olur :)
Midemin gurultuları bana sabah kahvaltı etmediğimi hatırlattı. Bu kadar hareket doğal olarak insanı acıktırıyor :) Kuru odun bulup yaktığım ateşte sucukları da hemencecik hallettiğimi bilmem yazmama gerek var mı? Uzun zamandan beri kamp yapmadığımdan sanırım biraz oburluk yapıp hem akşam yemeğini hemde sabah kahvaltısını abartmışım :) Midem tıka basa doldu.
Açan güneş çadırın dış tentesini kurutmuştu ve bende öğlen şekerlememi yaparken aniden bastıran nohut tanesi kıvamında ki dolu ile çadırı zar zor toparlayabildim. Evde yeniden açıp kurutmam gerekecek :( Dinen dolunun ardından Mansur ile keşif turuna çıktık. Karşı dağlara harika bir yağmur iniyordu. Hemen karşımızda ki dağlara gök gürültüsü ile yağan sağanak yağmur bizim tarafta yerini güneşe bırakmıştı. Patikalarda yaptığımız gezimiz ardından akşam ki maça yetişmek üzere toparlanıp dönüş yoluna koyulduk. Yol tüm çukurlarına ve çukurlardan kaçarken yaptığımız slalom çalışmalarına rağmen çok eğlenceli idi. Yukarı çıkarken ki sabırsızlık yerini doğanın kattığı dinginliğe bırakmıştı.
Uzun zamandan beri bu kadar keyifli fotoğraf çekmemiştim. Doğa fotoğrafı çekmeyi çok seven biri olarak harka fotoğraflar çektiğimi düşünüyorum (megaloman olduğum düşünülmesin ama insan kendi çektiği fotoğraflarına da güzel demeyecekse ne diyecek ??)
Her neyse, kampa gelemeyen tüm arkadaşlarıma neler kaçırdıklarını bilsinler diye (hafifte nisbet olsun diyerek) buradan biriki tanesini paylaşmak istedim. Umarım sizlerde beğenirsiniz :)

Yeni kamplarda buluşmak üzere...

Cem Derya Dikici
Maceraperest Fotoğrafçı, İlgisiz Ekonomist, Hasbel kader Bilişim Uzmanı, Deneyimsel Yaşam Koçu